31 Aralık 2009 Perşembe

2010



= 2o1o =

Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama
Yarım saat erkene kurulsun saatin.
Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin..
Pencerini aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin...

Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin...
Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin.
Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart,
Çek kızarmış ekmek kokusunu içine,
Bak güzelim kahvaltının keyfine.
Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis,
Önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin..
Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık bir gün dile.

Sonra koş git işine, dünden, önceki günden,
Hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla,
Ohhh şöyle bir hafifle
Bir güzel kahve ısmarla kendine,
seni mutlu edecek sesi duymak için "alo "de
Hiç işin olmasada öğle üzeri dışarı çık
Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa...

Yürü, yürürken sağa sola bak, öylesine değil, görerek bak
Çiçek görürsen kokla ,köpek görürsen okşa,
çocuk görürsen yanağından makas al.
Sonra,şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı,
sen çok dar da iken kimler seni ferahlattı,
hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı?

Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi?
Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara
Hatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor..
Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak,
yüzünde güller açtıracak.
Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun..
Yemeğin ne olursa olsun, masanda illaki kumaş örtü olsun..
Saklama tabakları, bardakları misafire
Sizden ala misafir mi var bu dünyada
Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil,
vazife yapar gibi hiç değil,
Şöyle keyife keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi,
eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının..
Gece evinde, dostların olsun
Sohbetin yemeğin, kahkahan olsun..
Arkadaşım
hayat bu daha ne olsun?
Ama en önce ve illa ki sağlık olsun!

Can Yücel

25 Aralık 2009 Cuma

Ordan burdan

En son iki hafta önce yazmışım,epey olmuş..eee geç olsun güç olmasın demişler.Neler yaptım son zamanlarda?Çok farklı işlerle uğraşmasamda epey yoğun geçiyor günler..Son yazımda gezmeye gideceğim demiştim,ama gidemedim.O gece öyle uykusuz kaldım ki,sabahtan akşama kadar sersemledim durdum.Bir ara uyumak istedim,bir saat zar zor uyuyabildim,sonra çocuklarla ödev hazırladık.Ama atlamadan geçemeyeceğim.Sabahın beşinde yukarı çıktık asker yollamaya :)ve gülmekten çatladık.Çünkü ev ahalisi bizi görünce uyandı bir bir..eee bizim misafir,eşimin abisini tutamadık,gitcem Allah gitcem :)

Sonraki günler güzeldi,bol koşturmacalı..Ama bu koşturmaların içine hiç gezme ekleyemedim nedense..Halbuki ben ne yapar eder,en basitinden kendim gezintiye çıkar,mağaza dolaşırdım,hem yürüyüş olurdu.

Perşembe günü kuzuyla gezdik bol bol..Önce yemek yedik,sonra sinemaya gittik.Biletleri alıp kahve dünyasında beklemeye koyulduk.

Filmin adı Vaviyen..Avrupa yakasından Engin Günaydın ve Binnur Kaya olunca çok güleriz diye düşündüm ama saçma sapan bir şeydi.Anlatmaya bile değmez açıkçası..Bu ara filmler pek iç açıcı değil nedense..Bir ay kadar önce de Kolpaçino ya gitmiştik arkadaşla..Saçma sapan olsa da daha çok gülmüştük açıkçası Şafak Sezer e..
Kahve içerken Dilek le karşılaştık,İstanbul a gidecekti o gece,tedavi için..O da bilet alıp geldi yanımıza..

Bugün hava öyle güzelki..Dershane çıkışı kuzuyla evde buluşup çıktık,yürüdük uzun uzun..
Kendimden haberler vereyim dedim,hiç yazma modunda değilim.Ya da ben yazma yeteneğimi kaybettim:)
İyi haftasonları olsun..

11 Aralık 2009 Cuma

Deneyeceğim

Bu hafta yapmam gereken bir sürü iş var.Hangisine koşsam,bilemedim.
Oğluşun yapılacak performans ödevleri,yeğenimin aynı şekilde,benim kendi ödevlerim,bir aydan uzun zamandır görüşemediğimiz akraba toplantımız var cumartesi,pazar günü kızımın veli toplantısı..

Yarınki gezmeye gitmezsem işler yetişir ama gitmekte istiyorum.Uzun zamandır ne misafir ağırladım,ne misafirliğe gidebildim.Veli toplantısına sadece eşim gitse de olur ama yok illaki ben yetişeceğim.Herşeyi üstlenmek ya da illaki ben olmadan olmayacakmış gibi kendimi zorlamam ne kadar doğru?Bırakayım,bu seferde eşim yalnız gitsin toplantıya..Adamı da öyle güzel alıştırdımki ben gitmezsem O da yalnız gitmekten hoşlanmayacak biliyorum.Deneyeceğim:)Ama gezmeye gideceğim:)

Pazartesi,çarşamba,perşembe sınav var,çok çalışmak gerek..Bakıyorum da gençlerde hiç ders çalışma azmi yok.Benim gibi sonradan okuma çabasına düşen arkadaşlar çok gayretliyiz.Çok büyük zevkmiş çocuk gelişimi okumak..Gerçi çocuklarıma bir faydası olmayacak ama olsun,belki ilerde bir faydasını görürüz:)Belki başka çocuklara bir faydam olur.

İki akşamdır eşimin abisi gildeyiz,oğlu askere gidiyor.Tüm akraba,eş,dost,komşu tebrik ziyaretinde..Buruk bir sevinç mi desem,ya da mutlu görünmeye çalışan buruk kalpler mi desem,öyle bir şey işte..Allah yardımcısı olsun tüm askerlerin,güle güle gitsin..Sabah 06.00 da yolcu edeceğiz.

Dün gece görümcem bizde kaldı,bu gece de eşimin büyük abisini getirdik,uyuyorlar mışıl mışıl:)Saat şuan 02.00,hiç uykum yok.Bir de uyumazsam bu hafta yapılacak işler hepten aksar,uyumam lazım.Deneyeceğim:)

9 Aralık 2009 Çarşamba

Oyun..


Sevgili Ayşenur'dan gelen davet mutlu etti beni..
Uzun zamandır yazı yazma isteğimin azalmasına bir vesile de olur belki değil mi?Zevkle katılırım Ayşenur'cum çok teşekkürler..

http://birguzelciftiz.blogspot.com/

Yeni sayfanda hep mutluluk cümleleri kurulsun dileğim..

BİR GÜZEL ÇİFT=şeker
Şeker=ağız tadı
Ağız tadı=huzur
Huzur=güven
Güven=lilyum
Lilyum=dost
Dost=gönül
Gönül=EZGİ
EZGİ=nağme
Nağme...

Ben de oyuna katılması için sevgili arkadaşım Newbahar'ı davet ediyorum.
Hadi bakalım sisli dağların perisi..

Kurallar:
-10 kelime kullanılacak
-10. kelime üç nokta ile bitirilip, arkadaş listesinden seçilen bir arkadaş tarafından devamı getirilecek.
sevgilerleee...

27 Kasım 2009 Cuma

İyi bayramlar


BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN..

26 Kasım 2009 Perşembe

Bayram...


İçimde bir sızı,bayram geliyor..Sen olmadan geçen ilk kurban bayramı..Geçen bayram ellerinle aldığın kurbanlığın bu yıl kimler,nasıl aldı?

Özledim seni...çok özledim..
Hıçkırıklara karıştı nefesim..Gözyaşıma yenik düştü gece..Bugünlerde çok gergindim,meğer senin yokluğun doldurmuş içimi...Ağladığım vakit bir nebze açıldım sanki..

Hala gözümün önünde son gidişin,sarılmamız.."baba kusuruma bakma"deyişim..
"sen kusura bakma kızım"demen..ayaz bir kasım sabahı ayrılmıştın bizim evden..

Yakıyor beni bu bayram,herkes telaş içinde..Canım istemiyor,içimden gelmiyor bayram hazırlığı yapmak.Nasıl olsa geçer her tatil gibi,bayramda olsa..Bir yanım memlekete gitmek istiyor,diğer yanım yokluğunu hatırlayınca vazgeçiyor.Yoksun sen,kabullenmeliyim biliyorum,hatta kabul ediyorum ama içime sinmiyor işte son ayrılığımız..

Ne güzeldi çocukluğumun bayramları..Arefe günü aldığın lokumlar,şekerlemeler nasıl cezbederdi bizi..Sabah bayram namazına giderdin,annemse büyük bir özenle kahvaltı hazırlardı.Bilirdi yanında getireceğin misafirlerimiz olurdu kahvaltıya..Mis gibi arefe gününden hazırlanmış çörekler ve bayrama özel yiyecekler..Ardından kurbanımız kesilir,herkesten önce yerlerini bulurdu.Öğle yemeğinde kavurmamız hazır olurdu.

Şimdi hiç bir şeyin tadı yok biliyor musun?Ne arefe gününün heyecanı,ne bayramın güzel havası..Hele de memlekette değilsek sıkıcı bir tatil rehaveti..

Böyle olmasın diye toparlanmam gerek..Bayramı güzel karşılamak gerek..

Kurban Bayramımız mübarek olsun,hayırlara vesile olsun inşaallah..

17 Kasım 2009 Salı

Vicdan muhasebesini kim yapmalı?

Yorgunum,çook yorgun..
Yoruldum çok düşünmekten,kafam karmakarışık..Çözüm aramaktan,çözüm bulmaktan,çözüm bulupta uygulayamamaktan yoruldum..

Malum meseleyi biliyor okuyanlar,ne kavgalar ettim kendimle,ne fırtınalar yaşadım.Evet çok zormuş birini şikayet etmek..İdaredeki vatandaşa herşeyi anlattım,hemde bir haftada üç kez ziyaret ederek..Çoğu şeyden haberdar,ayrılan çocukların sorunlarının farkında fakat çözüm olarak düzelecek diyor.

Beklemedik,arkadaşlarla daha üst makamlara gittik.Derdimizi anlattık,dinlediler büyük incelikle..Çokta güzel çözümler sundular ama bizim vicdanımız araya girdi bu sefer..Keşke kolayca sıyrılıp çıksak bu kargaşadan ben ve oğluş..Evet belki bencillik diyeceksiniz ama başka çözüm yok.Asıl büyük çözüm var ama kimsenin vicdanı elvermiyor,cesaretimiz yok.O'nu gönderdiğimizde içimizde hep bir sızı olacak,hata mı ettik diye sorgulayacağız kendimizi..Belki doğrusu büyük çözümü uygulamak ama bundan emin değil çoğumuz..Allahım neyse doğrusu bizi ona yönelt diye dua ediyorum.Bir taraftanda olay bu şekilde kalırsa karşıdaki vatandaş zafer benim diyecek,hiçbir şey yapamadığımızı sanıp daha çok üstümüze gelecek,bilmiyorum..

Duygularımız o kadar karışık ki..Bugün arkadaşı aradım,kararınızı kesin verin bir daha da ebediyyen konuşmayın dedim:)Ben artık olumlu veya olumsuz bu vatandaşla ilgili konuşmak istemiyorum dedim.Onlara nazaran ben kesin kararlıyım aslında,bir arkadaş acaba öylemi olsa,böylemi yapsak diye çelişkiler içinde..İstiyorum diye başladı konuşma,arkasından kapatacağıma yakın telefonu,ya vicdan azabı duyarsam dedi.Bizim insaflı yüreğimiz elvermiyor biliyorum,ne kadar haklı olsakta,çocuklarımız ne kadar masum da olsa biz cesaret edemiyoruz sesimizi duyurmaya..Karşıdakine ceza alacak bir işlem yapmaya..Bakın kötülük bile diyemiyorum,ne yazsam diye düşünüyorum kötülük yerine..

Sizce biz daha vicdan muhasebesi mi yapalım,ya da O'na mı bu sorgulamayı yaptıralım??

10 Kasım 2009 Salı

Elma


Bir elmanın yüreğinde gizlenen tohum,
Görülmez bir elma bahçesidir.
Ama bu tohum bir kayaya rast gelirse,
Ondan hiçbir şey çıkmaz.

Halil Cibran

8 Kasım 2009 Pazar

Siz nasıl ...???

Bu hafta yoğun ve gergin geçti.
Öğretilmeyen konularla eve dönen çocuklar,yüzlerce soru çözmek zorunda bırakıldı.Çünkü ertesi gün tüm sınıfların katılacağı sınav vardı ve öğretmen hanım ancak bu şekilde hazırlamaya çalıştı çocukları..Her zaman olduğu gibi..
Gece 12:00 a kadar ödev yapmak zorunda kalan çocuktan nasıl bir başarı beklenebilirdi acaba?Bunun hesabı nasıl yapılmıştı?Bir ayda öğretilmeyen ders birgünde nasıl öğretilebilirdi?

Ertesi gün 150 tane soru çözen oğluşun derslerini kontrol ettim okul saatine kadar..
Kızım acıdı halime;
-Anne cevap anahtarı yokmu?tek tek okumak çok zor!
Evet ben günlerce ev işi yapamamış,hatta yemeği bile son dakika yetiştirmeye çalışmıştım bu hafta..

Oğluşu aldım okula gittik.Birkaç veli benim gibi kızgın ve gergindi.Birbirimize soruyoruz nasıl çalışma,nasıl ders bu böyle diye..Artık sabırlar taşmıştı herkeste..
Bir tanesi;
-öğretmene gidelim konuşalım olmuyor böyle dedi.
Ben bir veli olarak her zaman kibarca konuşup hiçbir çözüm alamadığım için gitmek istemedim.Sonra karar değiştirip,
-hadi gidelim,dedim.
Bizi karşısında görünce şaşıran öğretmenle konuşmalar hızını alamadı.Gerildikçe gerildik.O da çok gerildi ve hatta bir ara;
-size hesap vermek zorunda değilim,moralim bozuluyor, dedi.
-eğer ben sizin velinizsem nasıl ders çalıştığınızı,neler yaptığınızı öğrenmek durumundayım,ben size anlatayım o zaman dedim.Siz eve sayfa sayfa soru gönderirsiniz,biz onları bir şekilde çocuğa anlatırız,öğretmeye çalışırız,sonra çocuk okula gelir,
1-a,2-b diye çocuklar sırayla şıkları söyler,hatta yanlış şıkkı işaretleyen çocuğunki bile fark edilmez,doğru yapan çocuk şıkkını siler,sıradaki çocuk ne derse onu işaretler,ders biter.Eve sayfalarca fotokopiyle gelir yine çocuk...
Arkadaşta gayet rahat bir şekilde;
-kusura bakmayın sizin moraliniz bozulacak diye biz bu konuları konuşmayacak değiliz,dedi.
Ve daha neler konuştuk neler,saygı çerçevesini aşmadan ama söylemek istemiyipte konuşamadığımız ne varsa..

Çözüm oldu mu,hiç umudum yok.Bize bir ay sonra yine konuşalım,bana süre verin dedi.Üç yılda yapamadığını bir ayda nasıl düzeltecek,mümkün mü?
Müdürle görüştük,araştırıp takip edecğini,derslerine gireceğini söyledi.Ben ve diğer veliler sınıf değiştirmek istiyoruz ama çok zor..Bizden önce sınıftan birçok çocuk ayrıldı.Başka bir çözüm yolu olmalı,bekliyoruz,güzel birşey olsun,umut ediyoruz...

2 Kasım 2009 Pazartesi

...

Bugün başladı yeni serüven..
Baya güzel,kafa dengi arkadaşlar,Kevser,Sevil..
Tahminimden daha güzel gideceğe benzer:)

Dua..


Yağmur yağarken yürümek,sessiz sedasız dualar etmek,yol boyu düşünmek ve hatta hiç yorulmamak..Severim yağmuru..
Dün yine yağmur yağarken ben dışarda,dularımla başbaşaydım.Şaire ilham gelmiş misali,dokunaklı,belki istesem aynı ölçülerde olmayacak güzellikte dualar..
Yine o ruha bürünsem,yine estirsem tüm coşkusuyla benliğimin şiirlerini..Yine koşsam,yine sarılsam sana,muhtacım diye haykırsam..yine binbir umutla ağlasam..affet desem,sen ahmak kulunu affet..
Rahmet et desem,merhamet et aciz kuluna..Güç ver en mükemmelinden..koştursam istediğin her bir yere..Yağmur gibi yağsam,rüzgar gibi essem dilediğin yere..
Hiç üzülmesem,incinmesem,incitmesem..

30 Ekim 2009 Cuma

Hadi hayırlısı..

İki senede kaç kez grip olduğumun sayısını hatırlamıyorum.Nerede bir mikrop varsa gelip beni bulur.iki gecedir ne hikmetse saat 19.00 da uyuyorum,gece saat 02.00civarı uyanıp tekrar uyuyorum.Bu gece uyandığımda boğazımda kuruluk ve ağrı hissettim.Hemen sıcacık bir süt yapıp içtim,üstünede soğuk algınlığı için bir ilaç..
Eğer bir yerlerde saklanmış duruyorsa domuz gribi virüsü,gelir beni bulur mazallah!

Oğlanın öğretmenine canım sıkılıyor.Yahu bu kadın yıllardır öğretmediği şeyleri eve ödev vermeyi adet edindi.Anladımki onun sistemi bu!Sınıfta basit konularla geçiştirip,eve ağır soruları dayatmak!Ben bu durumu yıllar öncesinden anlamama rağmen çocuğa kıyamadığımdan alamadım başka sınıfa..Geçenki ödevinde çocuk daha hiç ardışık sayıları işlememiş sınıfta,aynen şöyle bir soru;
_ardışık on çift doğal sayının 2.ve 9.sayılarının toplamı 38 dir.Tüm sayıların toplamı kaçtır?

Oturduk yaptık çocukla fakat önceden ardışık iki sayının toplamı şu,büyük sayı kaçtır gibi bir soru çözmeyen çocuk bunu nasıl yapsın??Aynen ilettim öğretmen hanıma,şöyle bir cevap verdi:
-valla yapan yapsın evinde!!
Gerildiğim halde sakin olmaya çalışarak:
-ama daha önce hiç işlemediniz dedim,soruyu anlattım.Şaşırdı,bu seferde:
-aaa zormuş,bunu benimde düşünmem lazıım!!!

Benimde düşünmem lazım bazı şeyleri artık,geç bile kaldım.Bugün oğluşla da konuştuk uzun uzun..
Yıllardır cesaret edemediğim duruma el atmak için pazartesi kolları sıvayıp "hadi hayırlısı"demek istiyorum.

27 Ekim 2009 Salı

Zehra ve Halil

Zehra ve Halil..abla,kardeş..
Yorgun,umutsuz gözlerle bakıyorlar etraflarına..Oturdukları yerden hiç kalkmak istemezcesine bırakmışlar kendilerini sert,metal koltuğa..
Ta ki canını acıtacak bir söz duyana kadar,sonrasında hesap sorar gibi yaşadıklarına,silkiniyor oturduğu yerden..
-Neden annesine söylemesin,neden???diye haykırıyor.
Oturduğum yerden bakıyorum ki,sırt sırta oturmuşuz koltuklara,otogarın bekleme salonunda..
Başında mor,pullu eşarbı,üzerinde yine pullu yeşil elbisesi..Simsiyah sürmesini itinayla çekmiş,bir çift kara göz..

Berk'le okulundan bahsediyoruz;
-Bak halacığım,her sıkıntında anneni arama,bana haber ver,diyorum.Berk'in anne dediği,onu büyüten babaannesi..
İşte tam bu sırada arka taraftan gelen bu soruyla dönüp bakıyorum,o an tanışıyoruz Zehra ve Halil'le..
Nereden bilirim Berk'e verdiğim öğüt,Zehra'nın canını acıtacak,onu kıracak.
-Yok anne dediğim babaannesi,üzülmesin kadıncağız diye söylüyorum.Berk'in annesi yok!
-Benimde var bir tane,dedi.4 yaşında ama babasında!
Yutkundu,ağlamaklı oldu kara gözleri..Çok derin dalıyordu bu gözler uzaklara,çok anlamlı bakıyordu.Daha 21 yaşında ama evlenip ayrılmış,üstelik 4 yaşında çocuğunu bırakmış uzak diyarlarda..içindeki özlem kor olmuş,yakıyor yüreğini..Detaya girmesine gerek yok,kara gözleri eleveriyor herşeyi..

Yanında kardeşi Halil,her ne kadar boyu uzun olsa da belliki daha çocuk,14 yaşında..
Urfa'dan gelmişler ailece çalışmak için.Dört kardeşi ve anne,babası arabalarıyla dönmüşler,Zehra ve Halil otobüsle dönmek için bekliyorlar.
-Ne yapalım bizim hayatımızda böyle diyor Zehra,her sene geliyoruz buralara çalışmak için..
-Peki sen okumuyor musun Halil diyorum?
-Nasıl okusun abla,her sene okul açıldığı zaman biz burada oluyoruz,fakirliğin gözü kör olsun.,çalışmak zorundayız.

Hiç adetim değildir aslında tanımadığım kişilerle çok konuşmam,hatta bu kadar sohbet hiç etmem ama Zehra'nın o kara gözleri,o hüzünlü gözler çekti konşmanın içine..
-Bir çözüm olmalıydı,bu çocuklar okumalıydı,diyorum.Tarlada çalışmamalıydı!
Başını sallayıp kara gözleriyle dalıyor yine Zehra..Onun bu hali çok şey anlatıyor,üzülüyorum,içim acıyor.
-Üzülme diyorum,bak tek sen değilsin zor durumda olan..Daha nice insanlar var yavrusundan ayrı,ailesinden ayrı,sağlık sorunu yaşayan..derdini bilmediğimiz daha birçok insan var hayat mücadelesi veren..Kimseninki kimseye benzemiyor ama bak senin derdin benziyor bizim yaşadıklarımıza..Berk'in annesi de önce bırakıp gitti,gidiş o gidiş...

Elbette onu teselli etmiyordu söylediklerim ama başka söylenecek ne olabilirdi?
Başını sallıyor,umutları örselenmiş körpe yüreğiyle,ana yüreğiyle..
-Bizim otobüsümüz kalkacak,size iyi yolculuklar..Dua edelim birbirimize olur mu Zehra diyorum,sen bize dua et,biz sana dua edelim..Dualarda buluşalım..
-Tamam diyor gülümseyerek,candan,içten..
Dualarda buluşalım...

20 Ekim 2009 Salı

Doğumgünün kutlu olsun bitanem...


Doğumgünün kutlu olsun bitanem..
Hayat hep gülsün sana,üzmesin..
Güzel yüzünü soldurmasın..
Sen bir ana kuzususun.
Senin ayağına taş değse canım yanar..
Yüreğim sızlar..
Doğumgünün kutlu olsun bitanem..
Kırma,kırılma hiçbir zaman..
Bırak taşlar yerinde kalsın.
Ağlama,gül her zaman..
Sen gülmeye layıksın.
Doğumgünün kutlu olsun bitanem..

17 Ekim 2009 Cumartesi

Aşk...


Aylardır karşılaştığım her yerde,uğradığım arkadaşlarda ısrarla ve şiddetle okunan "aşk" nihayet tarafımdan okunmaya başlandı.

Çook uzun zamandır kitap okuyamama sorunu yaşıyorum.Elime kitap alamıyorum,aldığım kitabında ilk sayfasında vazgeçip bırakıyorum.Bugün nazlıcanımın jestiyle silkindim,kendime geldim.Elindeki pembe kalpli kitap gönlümü fethetme yolunda..birde pembe kalpli metal ayraç..Sırf onun kitap ayracı koleksiyonu hatrına ne kitaplar okunur aslında ama dedim ya sorun bende..

Ey kendinde kaybolmuş kişi,
Bilmezsin,bedenin sana mezar olmuş,
Nefsini tanımadıkça,nefsin seni gömer olmuş.

Nefsimin kölesi olmadan,nefes aldır yarabbi...

9 Ekim 2009 Cuma

Pazar arabam..


Kızım anasınıfındayken hergün bir anne beslenme hazırlayıp getiriyordu.Sıra bana geldi,hazırladım listede istenen yiyecekleri ve meyve sularını..Fakat o kadar ağırlığı nasıl götüreceğim diye düşünüyorum.Okul yakın ama elimde yüküm çok..Aklıma pazar arabası geldi.Doldurdum hepsini bir güzel içine,okulun yolunu tuttum.

Koridorda uygun bir yere bıraktım arabayı,içindekileri boşalttım.Tam sınıfa girerken Şerife hanım kapıda belirdi.
-Şerife hanım arabayı kapının yanına bıraktım,bir mahsuru yok değil mi?
-Hani nereye bıraktınız?
-İşte bak şu aşağıdaki kapının yanına..
-???
Şerife hanım bir yandan elimdekileri almaya yardımcı oluyor,diğer taraftan araba nerede diye bakınıyor.Sonra da gülmekten kopuyor kadıncağız :)))
-???
Ben neye güldüğünü anlamaya çalışırken...
Meğer emektar Şerife hanım pazar arabası olarak hiç düşünmemiş,bahçe kapısında gözü koca araba arıyor :))
Benim güzel pazar arabam o gün benim işime yaradı ya.. :) ve ayrıca garibim Şerife hanımı da güldürdü ya :) daha ne olsun..

Şerife hanım hala aynı okulda ve tam 10 yıl olmuş..Yine görüyorum oğluşu götürdüğümde..Bazen sohbet ediyoruz,kızımı soruyor.
-O artık koca kız oldu,diyorum..
Epey bir değişmiş,saçları ağarmış,hoş benimde aklar düşmeye başladı..
O kadar olsun değil mi..
Yüzündeki küçük çizgiler yorgunluğunun bariz izleri..
Bu yıl senenin başından bu yana bakıyorum da hüzün çökmüş gözlerine,naif yüzüne..
Geçtiğimiz yıl eşini kaybetti,trafik kazasından..Yorgun omuzlarının yükü on kat daha ağırlaştı..

Benim pazar arabamda çoktan kırıldı...

4 Ekim 2009 Pazar

Hafta sonundan..

Cumartesi veli toplantısı..Berk'in sınıfındaydım,farklı bir sınıfta haliyle yabancı hissettim kendimi.Zaten çok kısa sürdü,alınması gerekenler vs.Birkaç kişiyle tanıştık,sınıf temsilcisi bayanda her konuda yardımcı olacağını söyledi.

Sonra koştur koştur tramvaya yetiş,akraba buluşmamız..Çok güzel geçti,gırgır,şamata:)Bir kere show yapmak yok,herkes sadece dört çeşit börek,çörek yapacak:)Dört çeşit az bencede:)))Yani bunu en asgari ancak bu kadar sınırlayabildik:)Aynı mevzu birgün önce apartman komşularımla konuşuluyordu..
-az ikram olsun!
-peki az olsun.
-ama yok yok falancanın hazırladıklarıda güzel oluyo,yapsın yapsın!!
-e iyi olsun:)???
Biz küçüğüz,söz büyüklerin tabi,teyzeler öyle kararlaştırdı:)Hoşlarına gidiyor sanırım yiyemedikleri tabaklara güzel güzel bakmak:)Ya da bıçağın ucuyla tatmak,sonra da tabağı olduğu gibi bırakıp..
-al yavrum ellerine sağlık..
-buyrun alın lütfen..
-yok yavrum şekerim,tansiyonum var..
-safra kesemden yiyemem,yeterli..
-eee o zaman niye yaptırıyorsunuz bunları bize?? diyemiyorsununuz..

Dönüşte yürüdük,ağacın yeşilliğin bol olduğu parkların yanından..

Eve girmeden uğradığım tanıdık mağazada bakındım biraz..Kabinde giyinip çıkan Talmira hanımla tanıştım bu arada..Ne kadar süslü bir bayandı anlatamam.Kadın torun sahibi olmasına rağmen bana gençliğindeki ölçülerini anlattı bir bir:))
-Ay menim bacahlarım şu ölçüdeyidi,göğüslerim şu...
-hatta bigün mene teklif geldi,model olarmısın deye..
-yoh dedim menim koca meni doğrar:)
Azeri bir bayan Talmira hanım..Bakü'den Osmangazi Üniversitesine öğretim görevlisi olarak gelmiş.Mağazadaki tezgahtar Elif'te abla ne olur biraz yardımcı ol Talmira ablaya deyince bizim sohbet uzadı gitti..O'na güzel bir kreasyon oluşturduk.Zevkli şeyler aldı sayemde:))

Bu arada ben cumartesi evde yokken oğlum ve yeğenim salonun camını açmışlar bir güzel,dışarıyı seyre dalmışlar.Dilenci bir kadında yaklaşıp ekmek,peynir istemiş.Bizim akıllılar gidip dolaptan peyniri,zeytini peçetelere boşaltıp,evde ne kadar ekmek varsa camdan kadına vermişler.Birde benim olmadığıda söylemişler.Bununla ucuz kurtulduk,ya kapıyı da açsalardı.O kadar konuşuyorum bu konuları ama bir kulaklarından girmiş,diğerinden çıkmış.Çok kızdım,akşam istedikleri oyunu oynatmadım.Bende sizi büyüdünüz sanıyorum sıpalar,yok bir daha evde kalmak istemeler!!

Pazar günü mis gibi demlediğim çayımı bırakıp,sabahın 10:30 unda,bizim oğluşun sınıf toplantısına gittim.Öğretmenin ve velilerin ısrarına dayanamayarak yine sınıf annesi oldum:))Eve döndüğümde yeğenimi ve oğluşu alıp dışarı çıktık,Berk'i bıraktık.

Vee bugün pazartesi,ev darmadağın,süpürülecek,süpürge tamirde..
Öğlen süpürgeyi apt.görevlisi getirdi ama sabah kalktığımdan bu yana ağrıyan başım..
tutulmuş,gerilmiş omuzlarım buna izin vermedi.Sanırım çocukların yaptığı çok gerdi beni..Sadece yemek yaptım,her yer olduğu gibi duruyor..
Sabah ola hayrola...

26 Eylül 2009 Cumartesi

Bayram ve sonrası..

Oğluşun toparlandığını görünce bayram sabahı 5:30 da memlekete doğru yola çıktık.Amaç bayram namazına yetişmekti eşimin ve yeğeninin,ama olmadı.Biz vardığımızda camiden çıkılmış,mezarlık ziyareti başlamıştı.O kadar söyledik memleketin dağlarında,toprağında kılabilirsiniz diye ama:)yok köyün camisinde kılınacak dediler:)
Kapalı,yağmurlu olacak dediğimiz hava açtı,güneş vurdu içimize..
Bayramlaşıldı..kayınbiraderler,eltiler,yeğenler,kuzenler,gelinler,çoluk çocuk..

Güzeldi ama annemlere gidince..ilk bayram O'nsuz..O'nu göremeyince..içim yana yana.....
Bazen sevinçtir bayram,bazense acı bir burukluk...

Çarşamba akşamı Berk'i yerleştirdik.
Perşembe sabahta okuluna gittim,öğretmeniyle tanıştım.Bizimki kaynaşmış bile ilk günden arkadaşlarına..çok sevindim..
Zilin çalmasını bekledim,kitap dolu koca çantayı sırtlanıp Berk'i bıraktım.Eve kadar yürüdüm,iyi oldu.
Haftasonu alışverişimizi yaptık kırtasiyeden..Berk'e torpil yaptım bolca,sevindi çocuk..Düşündüğümden de çabuk alışacak:)

Bize okul dün açıldı:)Malum,mazeretimiz var:)Teşrif ettik nihayet..Hadi hayırlısı olsun bakalım...

24 Eylül 2009 Perşembe

Oldu da bitti maşallah...

17.9.2009
Bayram öncesi sünnet..tam bir hafta oldu...
Geçen hafta perşembe günü hastanede sıramızı bekliyorduk.
Bir oda dolusu çocuk..
-anne benim karnım acıktııı..
-bi köfte ekmek olsa,yanında da ayran..
-simit istiyoom..
-anne bi çubuk verseneee..
Oğluşta her konuşanın sonunda,
-evet yaa gerçekten çok acıktım,bu serum bizi doyurmuyo...dedii durdu..
-yaa bu serum ağzımıza aksa yaa,niye kolumuzda???
Taa ki 12:25 gibi sıramız gelene kadar..
Sonra da oldu da bitti maşallah,damat olur inşallah...


Odamızda apandisti patlayan ve ameliyat olan çocukta vardı,Fatih..
Başında annesi yok nazını çekecek,gelmemiş beceremez diye..yengesi var..
-Bir haftadır bekliyoruz dedi yenge,çok sıkıldık..
Sünnet olanlar bir bir gitti,bizde hazırlanırken gitmeye,baktım iyice mahsunlaştılar..
-Heralde bayramda da çıkamayacağız dedi yenge..
Vedalaştık..

-Ertesi gün sargımızı aldırmaya yine hastaneye geleceğiz dedim..uğrarız yanınıza bir isteğiniz varmı?
Teşekkür ettiler..
Evimize geldik,oğluşu kendi elleriyle süslediği yatağına yatırdık.
Artık gerisini siz düşünün...

Ertesi gün hastaneye Fatih'i ziyaret edeceğiz diye birşeyler aldık yanımıza,öyle gittik kontrole...
Bizim sünnet arkadaşlarını gördük,hepsi ordaydı..Ama biz kontrole girmeden Fatih'i ziyarete gittik.
Bizi görünce öyle çok sevindiler ki..
Onlar da taburcu olmuşlar nihayet..
Diğer yataklar yeni sünnet olan çocuklarla dolmuş.

Eve gelip sabahtan ayarladığım yemeklerin son hazırlıklarını yaptım.Kayınbiraderim ve eşimin yeğenlerini yemeğe çağırdık,
o günün anlam ve önemini belirten:)
Asıl sünnet merasimimizi sonraya erteleyerek...

15 Eylül 2009 Salı

Kadir gecesi


Kadir Geceniz mübarek olsun..Dualarda buluşmak dileğiyle...

5 Eylül 2009 Cumartesi

Öylesine..

Bugün çocukları alıp hamburger yemeye götürdüm.Yemeklerini yiyip,oyuncaklarını özene bezene dizayn ettiler.Ardından da epey araba oyunu oynadılar.Oturdum onları izledim dakikalarca...

Berk gördüğü tramvaya şaşkın şaşkın baktı.Geçen sene binmiştik beraber unutmuşum.
Mutlu oldu bugün ama annemi özlediği belliydi her halinden..

Saat yedi gibi evdeydik.Yemeğim,çorbam vardı,dünden yıkanmış salata malzememde hazır olunca sofrayı çabucak kurduk.Dışarı çıkmadan önce de hayatımda ilk kez ekmek kadayıfı yaptım.Kolaymış aslında ama o kadar çok oldu ki tepsiden doldu taştı.Gittiğim yerlerde çok yedim,hadi deneyeyim dedim.Sünger gibi tüm şerbeti çekti,zevkliydi hazırlamak:)

Yemekten sonra annemleri aradım,Berk le konuşup özlem giderdiler.Şimdi saat 01.56 hepsi mışıl mışıl uyuyor.

1 Eylül 2009 Salı

Cam boyamalarım


Çay tabaklarım ve büyük servis tabağım takım oldu.




Bunlar da sehpa ve masa için büyük tabaklarım.

Çok zevkli bir uğraş,biraz ara verdim ramazan dolayısıyla..Ev boyanacak tabak dolu,boyanmayı bekliyorlar:)

29 Ağustos 2009 Cumartesi

16 yıl...




Koskoca 16 YIL..Baktığın zaman baya olmuş diyorsun ama benim için hala dün gibi...Ne sevinçler yaşadık,ne mutlu anlar..Ne kavgalar ettik,ne tartışmalar..Çabuk alınan,kolay küsen goncam :) küsmemeyi de öğrendin ya şu 16 yıl da :)daha ne olsun :)

Kuzeni "sizin nasıl evlilik böyle, siz flört ediyorsunuz adeta"demesi doğruluyor yaşadıklarımızı :)
Biz hiç büyümeyecek miyiz nee?Boyumca kızımız,oğlumuz var,artık daha ağır olmalıyız değil mi?
Ne de olsa 16 yıllık evliyiz,dile kolay koskoca 16 yıl...

Rabbim daha nice yılları birlikte,sağlıkla,mutlulukla,huzurla,çocuklarımızı hayırlı birer evlat olarak yetiştirmeyi nasip ederek yaşamayı nasip etsin inşaallah...

28 Ağustos 2009 Cuma

Dostluk üzerine..

Dostluk nedir bilir misin?Layıkıyla yaşıyor musun,yaşatıyor musun karşındakine?Onunla paylaşıyor musun acıyı da sevinci de?Ya da sadece neşeli ortamlarda mı yanında yer alırsın,iyi gün dostu musun?

Dostluk özveri ister.En başta karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı olmalı tabi..Çıkar ilişkisine dostluk diyemeyiz.Ve birgün mutlaka biter,uzun ömürlü olmaz.

Bir üzüntüsü varsa yalnız bırakmamalı dostunu,sevincini de onunla paylaşmalı..Oldu ya her iki durumda da yanında olamadın,mutlaka bunu telafi edecek bir zaman bulmalı,kendini ifade edebilmeli..

Değerli Muhammed Bozdağ hocamın güzel bir sözünü hatırlıyorum."İnsanlar dost aramıyor,bencil duygularına köle arıyor,köle buluyor ama dost bulamıyor".

Böyle insanlar da var tabi..Etrafındaki insanların gerçek dost olmadığını bile bile,sırf yapılan dalkavukluklar egosunu tatmin ettiği için devam edenler..Riyakar,sahte,yapmacık yüzler..

Ne mutlu bana ki en başta eşim,kızım ve oğlum can dostum olmakla beraber,bir çok güzel yürekli dosta sahibim.İyi bir dost edinmek için iyi bir dost olmayı başarmak gerek..İşte o zaman iç huzurunun hazzını yaşayabilir ve mutlu olabilirsin.

Selam olsun güzel yürekli dostlara..İyi ki varsınız..

27 Ağustos 2009 Perşembe

19 Haziran 2009 Cuma

Yalnızlığa Alışmalı...


Bavulları hep toplu durmalı insanın...
Bir gün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı...
Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vaz­geçmeli...
İhanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı...
Yalnızlığa alışmalı...

* * *

Çünkü "omuz omuza" günlerin vakti geçti. Dayanışma... günümüz borsasının değer kaybeden hisse senet­lerinden biri artık...
Bireyin keşif çağı, geride kı­rık dökük yalnızlıklar bıraktı.
Terörün bile bireyselleştiği çağdayız. Zaman, birlikten kuvvet doğurma zamanı değil; zaman, tek başına dimdik ayakta kalabilmeyi becerme zamanıdır.

* * *

İşte o yüzden alışmalı yalnız­lığa...
Sokaklar dolusu ıssızlıkla başbaşa yaşamayı göze almalı insan... Güvendiği dağlardaki karlara bakıp ders çıkarmalı... Hüzünlü bir şarkıyla paylaşı­lan gecelerde başım dayayacak bir omuz arama huylarından vazgeçmeli... Sofrada tek tabağa, tabakta az yemeğe alışmalı...
Romanlardan yalnızlığı yücelten paragraflar asmalı evin en görünür duvarlarına...
"Yalnızlık paylaşılmaz/ Paylaşılmışsa yalnızlık olmaz" dizeleriyle başlamalı güne...
Telesekretere "şu anda size cevap verebilecek kim­se yok" denmeli, "... belki de hiçbir zaman olmaya­cak..."
Cevapsızlığa, sessizliğe ısınmalı...

* * *

Oysa sessizlik haksızlığa alkıştır.
Haklılığın onuru yaşatır insanı... Susmanın utancı öldürür.
O yüzden en sessiz gecelerde ''doğruydu, yaptım"la teselli bulmalı insan...
Feryada komşuların yetişmemesine, soğuk duvar diplerinde sessizce ağlaşmaya alışmalı... Kendiyle he­saplaşmaya çalışmalı...
Gece yastıkla ağlaşmaya, sabah aynayla gülüşmeye, kendiyle hüzünlenip, kendiyle keyiflenmeye hazır ol­malı...
Hep başını alıp gidebilecek kadar cesur, ama hep kalıp savaşacakmış kadar gözüpek olabilmeli...
Sessizliği, sese dönüştürebilmeli...

* * *

Ve sırt çantasını her daim hazır tutmalı insan...
Yollarla barışmalı...
Yalnızlığa alışmalı...

CAN DÜNDAR

30 Mayıs 2009 Cumartesi

Düştü düşüyor :)

Bugünlerde blogcuya da yazamadığımdan epey birikti anlatacaklarım..Çok hızlı akıyor zaman..Okulların tatil olacağı şu günlerde geziler,piknikler gündemimizde.24 mayısta oğluşun anneler günü programı vardı.Müzik hocamızın önderliğinde hoş bir koro çalışması...

Allah bazı insanların engelini bir başka üstün yeteneğiyle kapatıyor.Gözü görmeyen fakat gönül gözü çok engin öğretmenimiz tüm hassaslığıyla organize etti herşeyi..Çok güzel bir program,arkasından hoş bir restoranda yemek,arkadaşlarla sohbet,güzeldi gerçekten..ama epey maceralı bir gece oldu..

Acele ve heyecanla yapılan hazırlıklar..Öğretmene aldığımız hediyeyi evde unutmuşum.Salona girip tam koltuğa yayılırken aaa hediyeyi unuttum çığlığımla irkildi yanımdakiler :)Eşim sağolsun koştu eve..Yarım saat sonra salonda bir patırtı,loş ışık altında ne oldu ki diye etrafıma bakınırken yerden birisi doğruldu..o da ne eşim..O an öyle kötü oldumki,canım benim ,benim yüzümden şu başına gelenler :( Çok kızdım kendime,sonrasında kocamın esprisiyle rahatladım neyse..Yerden doğrulurken kameraman,amaaan dur dur dur deyip kamerasına sımsıkı sarıldı deyince biz kahkahayı patlattık :)

Oğluş oklava yutmuş edasıyla şarkılarını söyledi,pek süzüldü,sonra bize aldıkları gülleri getirip kutladık birbirimizi.Ablamızda süpervizörlük yaptı onlara..

Restoranda yemeğimizi annelerle yedik,kocalar katılmayıp eve gitti.Bayanlara özel güzel bir yemek yedik.Ordövr tabağımız,ezme,dolma,rus salatası,yoğurttu.Arkasından paçanga böreği,sonrada patates püresi eşliğinde biftek ve pilav geldi.Halbuki biz ordövr ve börekle doymuştuk.Sırada dondurma var derken irmik helvası hayal kırıklığına uğrattı.Aşırı kalabalık olması bizim dondurmaların üstüne bir bardak soğuk su içmemize sebep oldu.Kentparkın görülmeye değer manzarasıyla çekilmiş fotoğraflarımız birgün olur elbet burayada atılır :)

Neyse yemek bitti 22.30 gibi kalktık,tramvaya doğru gidiyoruz.Kiminin eşi gelip aldı,ben kocama yaşadıklarından sonra kıyamadım Emine abla ve çocuklar düştük yola..Çimlerden geçerken bu saatte çok ıssız buralar amanın bir an önce gidelim dedim.Emine abla ben varım birşey olmaz derken bir çukura cuup düştü.Küçük bir çukur ama korkuttu tabi.Bir yandan kolundan çekiyorum bir yandan kahkahalar..Macera dolu gecemiz,illaki şamata olacak diyoruz.Eşimin durakta bizi almasıyla gecemiz sağ salim sona erdi.

27 Mayıs 2009 Çarşamba

blogcudan bloggera

Aylar önce burayıda açtım ama hiç yazmak gelmedi içimden..Açtığımda iyi olmuş bak,blogcuya giremiyorum.Buranında ayarları çok karışık sanki ama zamanla çözerim.

6 Mart 2009 Cuma

Baykuş

Evimizin tam karşısından geçen elektrik kablolarına konan bir baykuş vardı.Şablonum biraz o görüntüye benzedi.Yalnız bu kuş baykuş değil serçe,minik serçe..silip baykuş ekleyeyim.
ben o görüntüyü özledim.Baykuşun sesini,haşin bakışlarını..
yıllar sonra bir baykuşu özleyeceğim aklıma bile gelmezdi,ne tuhaf..
Hayat ve ben...