30 Ekim 2009 Cuma

Hadi hayırlısı..

İki senede kaç kez grip olduğumun sayısını hatırlamıyorum.Nerede bir mikrop varsa gelip beni bulur.iki gecedir ne hikmetse saat 19.00 da uyuyorum,gece saat 02.00civarı uyanıp tekrar uyuyorum.Bu gece uyandığımda boğazımda kuruluk ve ağrı hissettim.Hemen sıcacık bir süt yapıp içtim,üstünede soğuk algınlığı için bir ilaç..
Eğer bir yerlerde saklanmış duruyorsa domuz gribi virüsü,gelir beni bulur mazallah!

Oğlanın öğretmenine canım sıkılıyor.Yahu bu kadın yıllardır öğretmediği şeyleri eve ödev vermeyi adet edindi.Anladımki onun sistemi bu!Sınıfta basit konularla geçiştirip,eve ağır soruları dayatmak!Ben bu durumu yıllar öncesinden anlamama rağmen çocuğa kıyamadığımdan alamadım başka sınıfa..Geçenki ödevinde çocuk daha hiç ardışık sayıları işlememiş sınıfta,aynen şöyle bir soru;
_ardışık on çift doğal sayının 2.ve 9.sayılarının toplamı 38 dir.Tüm sayıların toplamı kaçtır?

Oturduk yaptık çocukla fakat önceden ardışık iki sayının toplamı şu,büyük sayı kaçtır gibi bir soru çözmeyen çocuk bunu nasıl yapsın??Aynen ilettim öğretmen hanıma,şöyle bir cevap verdi:
-valla yapan yapsın evinde!!
Gerildiğim halde sakin olmaya çalışarak:
-ama daha önce hiç işlemediniz dedim,soruyu anlattım.Şaşırdı,bu seferde:
-aaa zormuş,bunu benimde düşünmem lazıım!!!

Benimde düşünmem lazım bazı şeyleri artık,geç bile kaldım.Bugün oğluşla da konuştuk uzun uzun..
Yıllardır cesaret edemediğim duruma el atmak için pazartesi kolları sıvayıp "hadi hayırlısı"demek istiyorum.

27 Ekim 2009 Salı

Zehra ve Halil

Zehra ve Halil..abla,kardeş..
Yorgun,umutsuz gözlerle bakıyorlar etraflarına..Oturdukları yerden hiç kalkmak istemezcesine bırakmışlar kendilerini sert,metal koltuğa..
Ta ki canını acıtacak bir söz duyana kadar,sonrasında hesap sorar gibi yaşadıklarına,silkiniyor oturduğu yerden..
-Neden annesine söylemesin,neden???diye haykırıyor.
Oturduğum yerden bakıyorum ki,sırt sırta oturmuşuz koltuklara,otogarın bekleme salonunda..
Başında mor,pullu eşarbı,üzerinde yine pullu yeşil elbisesi..Simsiyah sürmesini itinayla çekmiş,bir çift kara göz..

Berk'le okulundan bahsediyoruz;
-Bak halacığım,her sıkıntında anneni arama,bana haber ver,diyorum.Berk'in anne dediği,onu büyüten babaannesi..
İşte tam bu sırada arka taraftan gelen bu soruyla dönüp bakıyorum,o an tanışıyoruz Zehra ve Halil'le..
Nereden bilirim Berk'e verdiğim öğüt,Zehra'nın canını acıtacak,onu kıracak.
-Yok anne dediğim babaannesi,üzülmesin kadıncağız diye söylüyorum.Berk'in annesi yok!
-Benimde var bir tane,dedi.4 yaşında ama babasında!
Yutkundu,ağlamaklı oldu kara gözleri..Çok derin dalıyordu bu gözler uzaklara,çok anlamlı bakıyordu.Daha 21 yaşında ama evlenip ayrılmış,üstelik 4 yaşında çocuğunu bırakmış uzak diyarlarda..içindeki özlem kor olmuş,yakıyor yüreğini..Detaya girmesine gerek yok,kara gözleri eleveriyor herşeyi..

Yanında kardeşi Halil,her ne kadar boyu uzun olsa da belliki daha çocuk,14 yaşında..
Urfa'dan gelmişler ailece çalışmak için.Dört kardeşi ve anne,babası arabalarıyla dönmüşler,Zehra ve Halil otobüsle dönmek için bekliyorlar.
-Ne yapalım bizim hayatımızda böyle diyor Zehra,her sene geliyoruz buralara çalışmak için..
-Peki sen okumuyor musun Halil diyorum?
-Nasıl okusun abla,her sene okul açıldığı zaman biz burada oluyoruz,fakirliğin gözü kör olsun.,çalışmak zorundayız.

Hiç adetim değildir aslında tanımadığım kişilerle çok konuşmam,hatta bu kadar sohbet hiç etmem ama Zehra'nın o kara gözleri,o hüzünlü gözler çekti konşmanın içine..
-Bir çözüm olmalıydı,bu çocuklar okumalıydı,diyorum.Tarlada çalışmamalıydı!
Başını sallayıp kara gözleriyle dalıyor yine Zehra..Onun bu hali çok şey anlatıyor,üzülüyorum,içim acıyor.
-Üzülme diyorum,bak tek sen değilsin zor durumda olan..Daha nice insanlar var yavrusundan ayrı,ailesinden ayrı,sağlık sorunu yaşayan..derdini bilmediğimiz daha birçok insan var hayat mücadelesi veren..Kimseninki kimseye benzemiyor ama bak senin derdin benziyor bizim yaşadıklarımıza..Berk'in annesi de önce bırakıp gitti,gidiş o gidiş...

Elbette onu teselli etmiyordu söylediklerim ama başka söylenecek ne olabilirdi?
Başını sallıyor,umutları örselenmiş körpe yüreğiyle,ana yüreğiyle..
-Bizim otobüsümüz kalkacak,size iyi yolculuklar..Dua edelim birbirimize olur mu Zehra diyorum,sen bize dua et,biz sana dua edelim..Dualarda buluşalım..
-Tamam diyor gülümseyerek,candan,içten..
Dualarda buluşalım...

20 Ekim 2009 Salı

Doğumgünün kutlu olsun bitanem...


Doğumgünün kutlu olsun bitanem..
Hayat hep gülsün sana,üzmesin..
Güzel yüzünü soldurmasın..
Sen bir ana kuzususun.
Senin ayağına taş değse canım yanar..
Yüreğim sızlar..
Doğumgünün kutlu olsun bitanem..
Kırma,kırılma hiçbir zaman..
Bırak taşlar yerinde kalsın.
Ağlama,gül her zaman..
Sen gülmeye layıksın.
Doğumgünün kutlu olsun bitanem..

17 Ekim 2009 Cumartesi

Aşk...


Aylardır karşılaştığım her yerde,uğradığım arkadaşlarda ısrarla ve şiddetle okunan "aşk" nihayet tarafımdan okunmaya başlandı.

Çook uzun zamandır kitap okuyamama sorunu yaşıyorum.Elime kitap alamıyorum,aldığım kitabında ilk sayfasında vazgeçip bırakıyorum.Bugün nazlıcanımın jestiyle silkindim,kendime geldim.Elindeki pembe kalpli kitap gönlümü fethetme yolunda..birde pembe kalpli metal ayraç..Sırf onun kitap ayracı koleksiyonu hatrına ne kitaplar okunur aslında ama dedim ya sorun bende..

Ey kendinde kaybolmuş kişi,
Bilmezsin,bedenin sana mezar olmuş,
Nefsini tanımadıkça,nefsin seni gömer olmuş.

Nefsimin kölesi olmadan,nefes aldır yarabbi...

9 Ekim 2009 Cuma

Pazar arabam..


Kızım anasınıfındayken hergün bir anne beslenme hazırlayıp getiriyordu.Sıra bana geldi,hazırladım listede istenen yiyecekleri ve meyve sularını..Fakat o kadar ağırlığı nasıl götüreceğim diye düşünüyorum.Okul yakın ama elimde yüküm çok..Aklıma pazar arabası geldi.Doldurdum hepsini bir güzel içine,okulun yolunu tuttum.

Koridorda uygun bir yere bıraktım arabayı,içindekileri boşalttım.Tam sınıfa girerken Şerife hanım kapıda belirdi.
-Şerife hanım arabayı kapının yanına bıraktım,bir mahsuru yok değil mi?
-Hani nereye bıraktınız?
-İşte bak şu aşağıdaki kapının yanına..
-???
Şerife hanım bir yandan elimdekileri almaya yardımcı oluyor,diğer taraftan araba nerede diye bakınıyor.Sonra da gülmekten kopuyor kadıncağız :)))
-???
Ben neye güldüğünü anlamaya çalışırken...
Meğer emektar Şerife hanım pazar arabası olarak hiç düşünmemiş,bahçe kapısında gözü koca araba arıyor :))
Benim güzel pazar arabam o gün benim işime yaradı ya.. :) ve ayrıca garibim Şerife hanımı da güldürdü ya :) daha ne olsun..

Şerife hanım hala aynı okulda ve tam 10 yıl olmuş..Yine görüyorum oğluşu götürdüğümde..Bazen sohbet ediyoruz,kızımı soruyor.
-O artık koca kız oldu,diyorum..
Epey bir değişmiş,saçları ağarmış,hoş benimde aklar düşmeye başladı..
O kadar olsun değil mi..
Yüzündeki küçük çizgiler yorgunluğunun bariz izleri..
Bu yıl senenin başından bu yana bakıyorum da hüzün çökmüş gözlerine,naif yüzüne..
Geçtiğimiz yıl eşini kaybetti,trafik kazasından..Yorgun omuzlarının yükü on kat daha ağırlaştı..

Benim pazar arabamda çoktan kırıldı...

4 Ekim 2009 Pazar

Hafta sonundan..

Cumartesi veli toplantısı..Berk'in sınıfındaydım,farklı bir sınıfta haliyle yabancı hissettim kendimi.Zaten çok kısa sürdü,alınması gerekenler vs.Birkaç kişiyle tanıştık,sınıf temsilcisi bayanda her konuda yardımcı olacağını söyledi.

Sonra koştur koştur tramvaya yetiş,akraba buluşmamız..Çok güzel geçti,gırgır,şamata:)Bir kere show yapmak yok,herkes sadece dört çeşit börek,çörek yapacak:)Dört çeşit az bencede:)))Yani bunu en asgari ancak bu kadar sınırlayabildik:)Aynı mevzu birgün önce apartman komşularımla konuşuluyordu..
-az ikram olsun!
-peki az olsun.
-ama yok yok falancanın hazırladıklarıda güzel oluyo,yapsın yapsın!!
-e iyi olsun:)???
Biz küçüğüz,söz büyüklerin tabi,teyzeler öyle kararlaştırdı:)Hoşlarına gidiyor sanırım yiyemedikleri tabaklara güzel güzel bakmak:)Ya da bıçağın ucuyla tatmak,sonra da tabağı olduğu gibi bırakıp..
-al yavrum ellerine sağlık..
-buyrun alın lütfen..
-yok yavrum şekerim,tansiyonum var..
-safra kesemden yiyemem,yeterli..
-eee o zaman niye yaptırıyorsunuz bunları bize?? diyemiyorsununuz..

Dönüşte yürüdük,ağacın yeşilliğin bol olduğu parkların yanından..

Eve girmeden uğradığım tanıdık mağazada bakındım biraz..Kabinde giyinip çıkan Talmira hanımla tanıştım bu arada..Ne kadar süslü bir bayandı anlatamam.Kadın torun sahibi olmasına rağmen bana gençliğindeki ölçülerini anlattı bir bir:))
-Ay menim bacahlarım şu ölçüdeyidi,göğüslerim şu...
-hatta bigün mene teklif geldi,model olarmısın deye..
-yoh dedim menim koca meni doğrar:)
Azeri bir bayan Talmira hanım..Bakü'den Osmangazi Üniversitesine öğretim görevlisi olarak gelmiş.Mağazadaki tezgahtar Elif'te abla ne olur biraz yardımcı ol Talmira ablaya deyince bizim sohbet uzadı gitti..O'na güzel bir kreasyon oluşturduk.Zevkli şeyler aldı sayemde:))

Bu arada ben cumartesi evde yokken oğlum ve yeğenim salonun camını açmışlar bir güzel,dışarıyı seyre dalmışlar.Dilenci bir kadında yaklaşıp ekmek,peynir istemiş.Bizim akıllılar gidip dolaptan peyniri,zeytini peçetelere boşaltıp,evde ne kadar ekmek varsa camdan kadına vermişler.Birde benim olmadığıda söylemişler.Bununla ucuz kurtulduk,ya kapıyı da açsalardı.O kadar konuşuyorum bu konuları ama bir kulaklarından girmiş,diğerinden çıkmış.Çok kızdım,akşam istedikleri oyunu oynatmadım.Bende sizi büyüdünüz sanıyorum sıpalar,yok bir daha evde kalmak istemeler!!

Pazar günü mis gibi demlediğim çayımı bırakıp,sabahın 10:30 unda,bizim oğluşun sınıf toplantısına gittim.Öğretmenin ve velilerin ısrarına dayanamayarak yine sınıf annesi oldum:))Eve döndüğümde yeğenimi ve oğluşu alıp dışarı çıktık,Berk'i bıraktık.

Vee bugün pazartesi,ev darmadağın,süpürülecek,süpürge tamirde..
Öğlen süpürgeyi apt.görevlisi getirdi ama sabah kalktığımdan bu yana ağrıyan başım..
tutulmuş,gerilmiş omuzlarım buna izin vermedi.Sanırım çocukların yaptığı çok gerdi beni..Sadece yemek yaptım,her yer olduğu gibi duruyor..
Sabah ola hayrola...